10 Nisan 2014 Perşembe

KAST SİSTEMİ - Leyla SÖZCÜ

                                                        KAST SİSTEMİ
                                                                                        Leyla SÖZCÜ[1]

         Giriş
          Portekizce’de ‘’ırk’’ anlamına gelen kast, bir kişinin toplumsal konumunun yaşam boyu belirli olduğu toplumsal düzendir. Bundan dolayı kast toplumlarında, farklı toplumsal seviyeler birbirine kapalıdır. Yani tüm bireyler yaşamları boyunca doğdukları toplumsal seviyede kalmak zorundadırlar.
          Herkesin toplumsal konumu, doğumla kazanılan ve  bundan dolayı sonradan değişileceğine inanılmayan kişisel özniteliklerine soy ve etnik bağ gibi anlaşılan (çoğunlukla fiziksel özniteliklere ve ton rengine dayanan ), atalarından gelen din kasta dayanır. Bir kişi bir kastın içinde doğar ve yaşamı boyunca da bu kastta kalır. Bir bakıma kast toplumları sınıfsal konumunun doğumla kazanıldığı, sınıflı toplumların özel bir türüdür.
          Bunlar 1992’de beyaz yasalarının sona ermesinden önceki Güney Afrika’da ve Hindistan’ın kırsal kesimlerinde olduğu gibi, gelişmemiş sanayici kapitalist toplumlar olan tarım toplumlarına özgüdür(Giddens,2012: 341-342).
         Kast düzenleri modern zamanlardan önce dünyanın tümünde bulunuyordu. Örneğin Avrupa’da, Yahudiler sık sık başka bir kast olarak görülmüş, kısıtlı belli bir mekanda yaşamaya zorlanmışlar ve Yahudi olmayanlarla evlenmeleri ( bir dereceye kadar etkileşim kurmaları da) yasaklanmıştır. ‘’Getto’’ terimi, Venedik sözcük olan ‘’dökümhane’’den türemiştir, ilk resmi Yahudi sitesi, 1516 da Venedik hükümeti tarafından kurulmuştur. Sonuç olarak terim, ABD kentlerindeki, kast benzeri ırksal nitelikleri ve etnik farklılıklarıyla azınlık mekanlarını betimlemek için kullanılmadan çok önceleri Yahudilerin yasal olarak yaşamaya zorlandığı Avrupa kentlerindeki bu kesimleri dile getirir olmuştur (Britannica, 1992).
          Kast düzenlerinde, diğer kastların üyeleriyle bağlantı kurmak şiddetle caydırılmıştır. Böylece kastın ‘’arılığı’’, yasalar ve geleneklerin gerektirdiği biçimde bir toplumsal öbek içerisindeki biriyle evlilik olan, içevliliğin kuralları yoluyla sürdürülmüştür (Giddens,2012: 341-342).
          KAST SİSTEMİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ                                                                                    
1.       Her kastın bir adı vardır ve kasta mensup olan kişiler kendi adlarıyla birlikte kastlarının adını zikrederler.
 2.  Kapalı bir toplumsal tabakalaşma sistemi olup; bireyler kast içindeki statülerine doğumlarıyla sahip olmuşlardır ve bu statü, yaşam boyu aynı kalmaktadır.
3.      Yemek bağları önem bakımından evlilik bağlarından sonra gelir. Genel olarak bir Hindu kendisinden aşağı kasttan birisiyle yemek yiyemez; keza onların pişirdikleri yemeği de yiyemez. Bazı aşağı kastların vardır ki gölgeleri bir yemeğin üstüne gelmesi yemeğin yüksek kastlar tarafından pislik olarak görülmesine sebebiyet verir.
4.    Aşağılık sayılan işler (lağımcılık, süprüntücülük gibi) sadece aşağı kastlar tarafından yapılır.
5.     Kast usullerine saygısızlık ve itaatsizliğin en büyük cezası kasttan atılmaktır. Atılan kişinin kasta yeniden dönmesi için; Kast’tan af dilemek, kendini alçaltmak, uzakta bir mabedi ziyaret etmek ve Gence de  yıkanmak, baş ve dilini kızgın demirle dağlamak, ineğin beş mahsulünden yapılmış bir karışımı (süt, yağ, aymak ve iki pislik) yemek.
6.       Her kastın kendisine özel merasimleri vardır. Bunlardan en önemlisi bağ veya ip takma merasimidir. 7 ve 9 yaşları arasındaki erkek çocuklarına birkaç gün süren şenliklerde boyunlarına ip asılır ve bu ipi ölünceye kadar taşırlar. Bu merasimden sonra tam bir Hindu sayılırlar.
           KAST SİSTEMİNDE SINIFLAR
           Kast sistemini ayakta tutan üçüncü etmen, kurumsal bir öğe olan reenkarnasyon ile ‘’Varna’’ (renk) öğretisi tüm insanların doğuştan şu dört kasta ayrıldığını savunur:
1.       Dua eden Brahmanlar (rahipler ve bilginler)
2.       Savaşan Ksatriyalar (prensler ve askerler)
3.       Çalışan Vaisyalar (esnaf ve çiftçiler)
4.       Kirli işleri gören Şudralar  (şudralar: köleler ve işçiler)
          Kast sistemi, kendi içinde oluşturduğu ‘’geçirmemezlik’’ duruşunun korunmasını, Hindu inancındaki reenkarnasyon düşüncesine borçludur. Gerçekten reenkarnasyon öğretisi, kastı, babatan oğla geçen ve ruhları daha önceki yaşamlarında yaptıklarından dolayı ödüllendirme ya da cezalandırma amacıyla yaratılmış tanrısal bir kurum gibi göstermekle, sisteme mantıksal bir açıklama ve haklı gösterme olanağı sağladı.
          Kast sistemi ilkel atalarının büyü törenlerini, muskalarını ve düşünce alışkanlıklarını koruyan halklarca sürdürülen çok ilkel ve çok eski düşünce ve davranış kalıpları hit toplumunun dokusu içinde yarı gizlenmiş olarak kaldı (Özkalp,1983: 131-132)



Kaynakça

Giddens, A. (2012). sosyoloji. İstanbul: Kırmızı Yayınları.
Özkalp, E. (2012). Davranış Bilimlerine Giriş. İstanbul.
Temel Brinnica. (1992). İstanbul: Ana Yayıncılık.






[1] Muş Alparslan Üniversitesi,Fen Edebiyat Fakültesi,Sosyoloji Bölümü 2.Sınıf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder